
/ GİRİŞ VE TARİHÇE?
Genellikle basit bir şekilde ekmeğimizin üzerine sürerek yediğimiz bal ve diğer arı ürünleri, aslında büyük bir emeğin, uğraşın sonucu oluşuyor.
Arılar aleminde her kovanda tam bir toplumsal kast sistemi hüküm sürüyor. İşçi arılar ile kraliçe arı arasında herhangi bir genetik farklılaşma söz konusu değil. Sadece arı sütü olan gözlerde yetişen arı "kraliçe arı" olabiliyor;diğer binlercesi ise işçi arı olarak kısa yaşamları boyunca sürekli kovanın yaşamı için çalışıyorlar.
Arıların bu yaşam şekli, tarih boyunca insanların dikkatini çekmiş, hayranlık uyandırmış. Örneğin 5000 yıl önceki arkeolojik kayıtlarda ve duvar tasvirlerinde kovanı yöneten kraliçe arının "ana tanrıça" olarak gösterildiğini görüyoruz.
MÖ 4500 - 2500 yılları arasında hüküm süren Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Sümerler'den kalan taş anıtlarda ise arı rahibelerin, ana tanrıça olarak kabul ettikleri kraliçe arıya tapınması tasvir edilmektedir. Sümer hekimleri, balı eşsiz bir ilaç olarak kabul etmekteydi. Apiterapi'nin ilk olarak Sümerler tarafından uygulandığı; propolis, arı sütü ve polenin tedavide kullanıldığı düşünülmektedir.
Eski Mısırlılar da arıya değer verirlerdi. Mitolojide üretkenliğin sembolü olan Mısır tanrıçası "Neith" bir kraliçe arıdır. Firavunlar hanedanının kurucusu olan Kral Menes, arılar gibi kutsal bir hanedanın kurucusu olduğu için, "arı yetiştiricisi" olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle onun hanedanından gelen firavunların imzasında arı figürünün yer aldığı görülmektedir.
Eski Yunan mitolojisinde Zeus'un kızı, Apollo'nun kardeşi, doğa tanrıçası olarak kabul edilen "Artemisé ve onun Roma Medeniyetindeki eşdeğeri olan "Diana" heykellerinin göğüs kısmında yer alan çok sayıda yumurta şekli, kraliçenin verdiği yumurtalardır. Bu suretle bir günde 2000 kadar yumurta verebilen kraliçe arı vasıtasıyla, tabiatın verimliliği anlatılmaya çalışılmaktadır.
Hipokrat (MÖ 460-370), Galen (MS 130-200) ve İbn-i Sina (MS 980-1037) gibi ünlü hekimlerin eserlerinde arı ürünlerinin tedavi amacıyla ne şekilde kullanıldığı kayıtlıdır.
/APİTERAPİ NEDİR?
Apiterapi bal, arı poleni, arı sütü, propolis, bal mumu, arı zehri gibi arı ve kovan ürünlerinin (apikültürel ürünler), sağlığın korunması ve geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Kelimenin kökeni "bal arısının" Latince bilimsel adı (Apis mellifera) ve "tedavi" anlamına gelen Latince (therapia) sözcüklerinden gelmektedir.
Aslında geleneksel tedavi uygulamalarında arı ürünlerinin binlerce yıldır bilinmesine, yara ve yanıklar başta olmak üzere bazı sık görülen günlük sorunların tedavisinde yaygın olarak kullanılmasına ya da modern tıpta artrit (romatizma) tedavisinde arı zehrinden yararlanmasına karşılık, "apiterapi" bu uygulamalardan farklı bir kavram olarak kabul edilmektedir. Apiterapi, kovan ürünlerinin gelişigüzel şeklinde kullanımlarının haricinde, sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisi amacıylabilinçli ve sistemli bir şekilde kullanıldığı uygulamalar dizinidir. Şüphesiz, apiterapinin tek başına " her derde deva" bir tedavi sistemi olarak kabul edilmesi söz konusu olamaz. Ancak diğer tedavi seçenekleri ile birlikte uygulandığında daha yüksek yarar sağlanabileceği kabul edilmedir.
Apiterapi uygulamalarında daha yüksek etkinlik sağlanabilmesi için gerekli temel prensipler ana hatları ile şu şekilde belirtilmektedir:
-
Apiterapi uygulamasından önce vücudun özel diyetler, detoksifiye edici içecekler ve gerektiğinde kolon temizleme uygulamaları ile toksinlerden temizlenmesi daha etkin sonuç için yararlı olacaktır.
-
Arı ürünlerinin bileşimi ve dolayısıyla biyolojik özellikleri, sağlandığı bölge ve bitki örtüsüne göre farklılık gösterebileceğinden genellikle kaynağının bilmesi yararlı olacaktır.
-
Arı ürünün kalitesi önemlidir; katışıksız, fazla ısı işlemi uygulanmamış, tarım ve veteriner ilaçları uygulanmamış, antibiyotikler vb kullanılmamış olduğu yapılan analizlerle belirlenmelidir. Aksi taktirde yaradan ziyade zarar verebilmesi söz konusudur.
-
Arı ürünlerinin saklama koşulları etkinlik bakımından son derece önemlidir.
-
Arı ürünleri ile yapılan uygulamalarda mutlaka olası bir alerji riski göz önünde bulundurulmalı, uygulama ufak miktarlar ile başlayarak miktar yavaş yavaş artırılmalıdır.
-
Ürünün etkili olması istenen bölgeye ulaşmasını sağlayacak uyum bir taşıyıcı sistem ile hazırlanan formülasyon kullanılmalıdır; çay, meyve suyu, su, gargara, sprey, merhem, fitil, enjeksiyon (arı zehiri) vb.
-
arı ürününün uygulanacak miktarı, uygulama zamanı ve doz tekrarı gibi hususlar, kişinin yaşı ve vücut yapısı ağırlığına göre dikkatle ayarlanmalıdır.
-
Profesyonel apiterapist uygulamalarında kan akımının hızlandırıcı ve rahatlatıcı doğal tekniklerden yararlandırılmaktadır; masaj, akupres, jimlastik, hatha yoga, Çin geleneksel rahatlama egzersizleri (ki-gong, tai-chi chuan).
-
İyi uyku ve rahatlama gibi stres etkenlerinin giderilmesi arı ürünlerinin etkinliğini artırır.
-
Apiterapi bir mucize değilidir. Özellikle süreğen (kronik) rahatsızlıklarda sabırlı olmak gerekir.
Propolisin soğuk algınlığı, yara ve yanıklar, boğaz ağrısı, diş eti sorunları ve genel sağlığı koruyucu etkileri; polenin ise genel sağlığı koruyucu kullanımının ön planda olduğu, bazı prostat sorunlarında yararlı olabildiği tespit edilmiş. Sonuç olarak balı yara iyi edici etkisi ve propolisin soğuk algınlığı tedavisinde etkinliği, en başarılı tedavi uygulamaları olarak ön plana çıktığı gözlenmiştir.
Arı ürünlerinin İnsan sağlığının korumasında ve hastalıkların tedavisinde en az 5000 yıldan beri kullanıldığı bilindiği halde, son yıllarda tekrar popülarite kazanmasının başlıca nedeni, halk arasında bu geleneksel uygulamaların bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmasıdır. Kapsamlı bilimsel araştırma indeks SCOPUS'ta (Elsevier) anahtar kelimeler ile yapılan taramalarda bal için 19,975, arı poleni için 4.257, arı sütü için 1.031 ve propolis için 4.152 bilimsel makalenin kayıtlı olduğu görülmektedir. (Ağustos 2015 itibariyle).
Bu çalışmaların yaklaşık %72 - 81 'inin 2000 yılından sonra yapılmış olması son yıllardaki ilgi artışını açıklamaktadır.
ADRES
HABERDAR OLMAK İÇİN!
ÇİFÇİER Arıcılık
Bayındır İzmir
© 2021 Çifçier Arıcılık Tüm Hakları Saklıdır.