
/ PROPOLİS
"Arıların bitki tomurcukları ve salgılarından toplayıp enzimatik değişiliğe uğratarak hazırladığı bir üründür.
Arılar, propolisi kovanın hijyeni sağlamak, Amerikan yavru çürüğü hastalığı gibi olası bakteri ve mantar enfeksiyonlarından korumak, böcek ve diğer hayvanların kovana girişini engellemek, peteklerdeki çatlakları onarmak ve peteklerin direncini artırmak üzere hazırlayarak kovanın girişine yerleştirilir.
Arılar kovana her zaman propolis ile kaplı bir kanaldan geçerek girerler. Bu suretle hem kendilerinin ve hem de kovanın hijyeni korunur.
Kovanı koruyucu bu işlevleri nedeniyle Yunanca 'pro' ön/giriş ve 'polis' şehir anlamına gelen iki kelimeden oluşmuştur. Yani kovan, arıların içerisinde yaşadığı bir şehir olarak kabul edilirse, propolis 'şehrin güvenliğinden sorumlu madde' olarak düşünülebilir.
Tarih boyunca propolisin insan sağlında çeşitli amaçlarla kullanıldığı kayıtlıdır. Asırlarca savaş yaraları ya da günlük yaraların enfeksiyonlardan korunması ve tedavisinde kullanılmıştır. Eski Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarından kalan kayıtlarda ise propolisin genel tedavi edici özellikleri, özellikle bazı cilt lezyonları üzerindeki etkinliği yer almaktadır. Eski Mısırlıların propolisten ölülerin mumyalanması işlemlerinde yararlandıkları bilinmektedir.
Hipokrat'ın yara tedavisi ve ülserlerde, Plinus'un yangı giderici, ağrı kesici, yara iyileştirici, inka yerlilerinin ateş düşürücü olarak propolis kullandığı kayıtlıdır. 12. yüzyıl kayıtlarında ise oral yangı ve çürüklerde kullanıldığı kayıtlıdır. 12. yüzyıl kayıtlarından ise oral yangı ve çürüklerde kullanıldığı bilgisi yer almaktadır. 17. yüzyılda yayımlanan Londra Farmakopesi'nde, propolise ofisinal bir ilaç olarak yer verilmiştir.
Binlerce yıldır insanlar tarafından çeşitli amaçlarla yararlanılan propolise, bilim dünyasında özellikle son 10 yılda giderek artan ilgi dikkati çekmektedir. Nitekim propolis ile ilgili bilimsel araştırmaların %81 'inin 2000 yılından sonra yayımlanmış olması, bu artan ilginin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Saoğuk algınlığı, yara ve yanıklar, akne uçuk ve genital herpes enfeksiyonları ve nörodermatit gibi dermatolojik sorunlarda ve kozmetik amaçlarla kullanılmak üzere formüle edilen kapsül, şurup, sprey, boğazpastili, krem ve losyon preparatları pazarlanmaktadır. Ayrıca, diş çürümelerinin önlenmesi, jinjivit ve stomatit gibi oral enfeksiyonların tedavisinde kullanılan diş macunu ve gargara şeklinde preparatları bulunmaktadır.
Porpolisin özellikleri
Karakteristik bir kokuya sahiptir. Genellikle koyu kahverengi renkli kütle olmasına karşılık, rengi elde edildiği kaynaklara göre farklılık gösterebilmekte; sarı, yeşil, kırmızı, şeffaf gibi renk ve özelliklerde olabilmektedir.
İçeriği
Zengin bir içeriği bulunmaktadır. Propolisin bileşimi, kovanın kovanın çevresindeki bitki örtüsü, coğrafi bölge, iklim koşulları gibi etkenlere bağlı olarak değişim göstermektedir. ancak aynı bölgede ürün elde etme mevsiminin, propolis bileşimine belirgin bir etkisinin bulunmadığı bildirilmektedir. (Bankova et al., 1998)
Propolisin fizyolojik etkileri üzerine bilimsel kanıtlar
Gerek eski tıp belgelerinde, gerekse dünya genelinde geleneksel tababetlerde propolislerin çeşitli amaçlarla tedavide kullanıldıkları kayıtlıdır.
Başlıca kullanım alanları olarak; harici deri yaraları, cilt sorunları (akne, siğil, çıban vb.), oral sağlık sorunları, kalp ve damar hastalıklar, diyabet, kısırlık dikkati çekmektedir.
Özellikle son 10-15 yılda, gelişen kimyasal ve biyolojik tekniklere bağlı olarak, propolislerin bileşimleri ve biyolojik etkileri üzerine giderek artan sayıda bilimsel araştırmalar yürütüldüğü görülmektedir. Bu çalışmlarada bağışıklık düzenleyici, tümör gelişimini önleyici, mikroorganizma gelişimini önleyici, yangı giderici,
Propolisin başlıca fizyolojik etkileri
Mikroorganizmalar üzerindeki etkisi
Propolisin kovanlardaki önemli görevlerinden birinin, kovanın mikroorganizmalara karşı savunmasını sağlamak olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla doğal olarak kuvvetli antimikrobiyal etkisinin bulunması beklenmektedir. Nitekim çok sayıda deneysel araştırma (in vitro/in vivo), propolislerin bakteriler, mayalara, mikrofunguslar, virüsler, parazitler üzerinde geniş bir etkinlik spektrumu bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Kovanlarda balarısı larvaları için patojenik bir mikroorganizma olan ve Amerikan yavru çürüğü hjastalığının etkeni olan çeşitli antibiyotiklere direnç gösterdiği halde, propolisin bu mikroorganizma üzerinde etkili olduğu bildirilmektedir( Bastos et al., 2008).
Bakteriler Üzerine Etkisi (antibakteriyal)
Propolis, antibaktreriyal etkisini, içerisinde bulunan bileşenlerin birbiri ile sinerjistik etkileşmesi ile çeşitli şekillerde gösterebileceği bilinmektedir:
Bakterilern çoğslmsdını durdurur; bakteri hücresin,n mitoz hücre bölünmesini engelle, protein sentezini bloke eder.
Bakteri hücre duvarını parçalar; bu özelliği nedeni ile özellikle antibiyotiklere direçli Stafilokok (MRSA) enfeksiyonlarında antibiyotikler ile sinerjistik etki göstererek antibiyotiğin etkisini ve etkinlik süresini artırır.
Bağışıklık sisteini uyararak vücutta mikroorganizmalara karşı savaşan mekanizmaları devreye sokar.
Propolisin dikkati çeken bir diğer önemli özelliği ise, antibiyotikler ve diğer antimikrobiyal ilaçlar ile birlikte kullanıldığında ilacın etkinliğini artırmasıdır.
Bakterinin DNA’sı üzerinde etkili olan antibiyotiklere ve folik asit üzerinde etkili olan antibiyotiklere karşı etkisiz kaldığı ve benzer bir sinerjistik etkileşim sağlanamadığı bildirilmektedir.
Mikromantar ve dermatofitler üzerinde etkisi (antifungal, antikandidal, antidermatofit)
Ağız protezi kullananlarda sık görülen ‘oral kandidiyaz’ riskinin azaltılmasında önerilmektedir.
Propolis alkollü özütleri %025 – 2 derişimde deri, saç ve tırnaklarda önemli sorulara yol açan dermtofitlerin gelişimini baskılayıcı etki (in vitro) göstermektedir (Starzyk et al., 1977)
Propolisin meyve sularında bozulmaya yol açan bazı maya vefunguslar üzerinde etkinliğinin incelendiği bir çalışmada ise, propolisin meyve sularına doğal bir koruyucu olarak ilavesi önerilmektedir (Koç et al., 2007)
Arı ürünlerinin karşılaştırmalı olarak 40 Candida spp. Ve Trichosporon spp. Suşları ile enfekte olmuş kişilerden toplanan kan, mukusi, idrar, balgam, tırnak örnekleri üzerinde ex vivo) yürütülmüştür.
Sonuç olarak propolisin en yüksek etkiyi gösterdiği, ardından, sırasıyla, arı poleni, arı sütü ve balın geldiği gözlemlenmiştir. Bu bakımdan propolis ve arı poleninin flukonazole dirençli mantar enfeksiyonlarının tedavisinde bile yararlı olabileceği öne sürülmektedir (Koç et al., 2011)
Virüsler üzerinde etkisi (antiviral)
Yapılan çalışmalar propolisin virüs tipleri üzerinde farklı etkinliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. RNA/DNA virüslerinden herpes, influenza, polia- ve pikarno- virüs grupları yüksk etki gösterirken, vesiküler stomatit virüsü (VSV) ve adenovirüsler üzerinde daha az etkili bulunmuştur.
Ağız sağlığında etkisi
Propolisin, diş çürüklerine ve diş eti iltihabına bakterilerin gelişimini önlediğini gösteren çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Bu nedenle diş hekimliğinde oral hijyenin sağlanmasında ve tedavide gargara, jel, merhem, vb. formülasyonlar halinde propolisli ürünlerden lokal olarak yararlanılmaktadır.
Antioksidan ve serbest radikal süpürücü etki
Reaktif oksijen türlerinin vücutta hasar oluşturarak hızlı yaşlanmaya neden olduğu ve geniş bir bakış açısı ile yangı hastalıkları, kanserler, kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, gut hastalığı gibi önemli hastalıkların oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir. Propolisin zengin polifenolik içeriğine bağlı olarak serbest radikaller üzerinde geniş yelpazede kuvvetli etkinlik gösterebilmektedir.
Yangı giderici ve bağışıklık sistemi üzerinde etkisi
Bağışıklık sistemi ve yangılı hastalıklar üzerine etkinliği ortaya konulmuştur.
Orta kulak iltihabının tedavisinde yararlı olabileceği ileri sürülmektedir.
Propolisin vücudu çeşitli kaynaklı olumsuz etkenlere karşı koruyabileceği bildirilmektedir.
Bisiklet yarışçılarında KAFE’nin (1, 2 ve g/mgl) bağışıklık sisteminin mononüklear hücrelerinde direnci artırarak vücutta bisiklet sürmeye bağlı yüksek ısının yol açacağı olumsuz etkenlere karşı koruyucu rol oynadığı bildirilmektedir (Chen et al., 2009).
Alerji karşıtı etkisi (antialerjik)
Kronik bir yangı hastalığı olan astım tedavisinde de propolisin yararlı olabileceği bildirilmektedir. Propolisin sıvı halinin, 2 ay süresince orta ve hafif derece astım hastalarında uygulanması ile gece ataklarının şiddetinin azaldığı, nefes alma zorluğunun bir ölçüde iyileştirilebildiği gözlemlenmiştir(Khayyal et al., 2003)
Propolis, astım, aşırı hassasiyet ve alerjik solunum yolu yangısını hafiflettiği tespit edilmiştir.
Artrit tedavisinde etkisi (antiartritik)
Propolisin kıkırdak ve kondrosit onarımını destekleyerek artrit hastalarında tedaviye yardımcı olabileceği de ileri sürülmektedir (Cardile et al., 2003)
Patalojik durumlarda yüksek nitrik oksit derişimi bakteri, parazit ve virüslere karşı etkili olabileceği gibi, vücutta kontrolsüz şekilde oluşması durumunda zararlı olabilmektedir. Nitrik oksitin, osteoartrit (kemik erimesi) ve romatoid artrit gibi hastalıkların oluşumunda rolü bulunduğuna dair giderek artan kanıt bulunmaktadır. Propolis kullanımı; Ekrem ağrılarının tedavisinde ve kıkırdak hasarını önleyebileceği sonucuna varılmıştır.
Pororpolisin septik artrit üzerinde ‘antibiyotikkadar etkili’ olduğu gözlemlenmiştir (Öner et al., 2011)
Tümör ve kanser oluşumu üzerine etkisi (antikanser/antitümör)
Propolislerin antitümör etkinliğinin özellikle tümör hücrenin büyümesini baskılayarak ve apoptoza (programlı hücre ölümüne) uğratarak gerçekleştirdiği ileri sürülmektedir.
Kanser hücresinin ölmesini sağlayarak gösterdiği etki
Yürütülen çalışmlarada propolislerin kanser hücrelerinin TRAIL (tümör nekroz edici faktör ilişkili apoptoz yapan ligant) aracılı apoptozunu artırarak ya da kaspaz yolağı üzerinden etkili olduğu bildirilmektedir.
Yangı giderici ve antioksidan etkisine bağlı olarak kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını baskılayarak gösterdiği etki: Yangı cevabı kanser gelişiminde önemli bir etken olarak kabul edilmektedir. Yangı cevabı, sırasıyla, nötrofil ve makrofajlar tarafından sıtokinler ve hipoklorik asit, süperoksit, hidrojen proksit, hidroksi radikalleri, nitrik oksit ve proksinitrit gibi yangıya yol açan oksidanların üretimine yol açar. Vücuttaki bu reaktif oksijen türlerin üretimi ile hücre tarafından oksijen tüketiminde geçici, bir artış görülür.
Makrofajların uyarılması ile nonspesifik bağışıklık kuvvetlenmekte, bu suretle üretilen ‘çözülen fsktörler’ doğrudan tümör hücreleri ve diğer bağışıklık hücrelerinin işlevleri üzerinde etkili olmaktadır (Orsolic et al., 2006)
Propolisin interökin-2 (Il-2), CD8+ T hücrelerini ve doğal katil hücrelerini kuvvetle etkinleştirdiği ve ileri melanoma vakalarında kemoterapi ile birlikte uygulandığında etkili olabildiği de bildirilmektedir.
Burada önemle belirtmekte yarar gördüğüm bir husus, vücudun kendi interlökin-2 üretiminin uyarılması, kanser tedavisinde yararlanılan bir yöntemdir.
Tümör hücresinin damarlanmasını baskılayıcı ve tümörün yayılmasını önleyici (antimetastatik) etki gösterir. (Liao et al., 2003)
Doğal katil hücrelerinin tümör hücreleri üzerind litik (eritici) etkisini artırır.
ADRES
HABERDAR OLMAK İÇİN!
ÇİFÇİER Arıcılık
Bayındır İzmir
© 2021 Çifçier Arıcılık Tüm Hakları Saklıdır.